Güncel Haberler

Ali Babacan'dan Erdoğan'ın “yargılanmasına” çağrı: “Ya tamamen kabul edersiniz ya da…” – Son Dakika Türkiye Haberleri

Demokrasi ve Terakki Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan, hükümetin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın süreci yeterince sahiplenmediğini belirterek, şöyle konuştu: “Aylardır hiç konuşmadı. Hatta geçen haftaki grup konuşmasında konuyu Komisyon'a bildirdi. Heyet adaya gitti, geldi. Şimdi heyetin ziyaretiyle ilgili raporu bekliyoruz. Ben özellikle Sayın Erdoğan'a seslenmek istiyorum. Ya da bu süreci tamamen sahiplenin, elinizi ve vücudunuzu sorumluluğu altına alın ya da 'Bu Komisyon' deyin.” “Yükü hâlâ üstleniyordum. Böyle olursa bana yazarsınız, olmazsa iktidar ortağımı ve sorumlu bürokratları suçlarım.” “Bu çıkarcılıktır, fırsatçılıktır” dedi.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, TBMM'deki Yeni Yol grup toplantısında konuştu. Konuşmasına 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'ne atıfta bulunarak başlayan Babacan, şunları söyledi: “Hükümet tarafından 'Aile Yılı' ilan edilen 2025'te 411 kadın öldürüldü. Yılın her günü ortalama birden fazla kadın yaşam hakkından mahrum kaldı. Tedbirler yetersiz. Her kadının sokakta güvenli bir şekilde yürüyebilmesi için çalışıyoruz. Kadınlar caddede hız yapmıyor.” Evde; kimseyi aramaları ya da anahtarları parmaklarının arasında tutmaları gerekmiyor; Şiddete maruz kalmıyorlar: “Suskunluğa mahkûm edilmedikleri bir Türkiye için çalışıyoruz” dedi.

Babacan, hükümetin uzun süredir 11'inci yargı paketini ve infaz yasasını Meclis'e getireceğini söylediğini belirterek, şöyle konuştu: “31 Temmuz Kovid Yasası'nın Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırı hükümleri düzeltilmeden, cezada adalet, infazda eşitlik ilkeleri gözetilmeden, ciddi bir toplumsal yaraya dönüşen kanun hükmünde kararnamelerin şikâyetleri giderilmeden, gençlerin ve çocukların TCK 158'e yönelik pişmanlık hakları genişletilmeden, her TBMM'ye gelecek öneri eksik ve yetersiz olacaktır.”

“ÖNEMLİ BİR EŞİK AŞILDI AMA HALA BAŞLANGIÇTAYIZ”

Babacan, Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Milli Komisyonu'na ilişkin şunları söyledi:

“Meclis'te kurulan Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Milli Komisyonu geçtiğimiz günlerde Türkiye'nin gündemindeydi. Komisyondan bir heyet İmralı'ya gitti. Bir anda ortadan kaybolup kaybolmama konusunda tartışmalar başladı. Bu tartışmalarda konumumuzun yeterince anlaşılmadığını üzüntüyle kaydettim. Terör ve şiddete son vermeyi amaçlayan bu süreci ilk günden itibaren açıkça destekledik. Başarı ihtimali yüzde 5 olmasına rağmen bu bile yok. Biz bu irademizi Cumhurbaşkanımızdan aylar önce dile getirdik. “Bu süreci sabote etmek isteyenler olacaktır” dedik. Suriye ile ilgili risklerin altını çizdik. Bütün bunlara rağmen Türkiye'nin en genç siyasi partilerinden biri olarak üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirdik.

Bunu tam üç ay önce Mardin'de açıkça söyledim. Devam eden süreçte Öcalan'ın Komisyon'a iletmek istediği mesajlar varsa bunların Komisyon'a “bir şekilde” iletilmesinin önemli ve faydalı olacağını belirttim. Mesajın iletileceği yöntemin araştırılması gerektiğini söyledim. O günden bu yana iktidardaki ortaklara baktığımızda, özellikle Erdoğan'a baktığımızda bu konuyu sahiplenmediklerini görüyoruz. Aylarca konuşmadı. Geçtiğimiz hafta grup konuşmasında konuyu Komisyon'a da iletti. Nihayetinde İmralı'ya temsili bir Komisyon heyeti gönderilmesi teklifi Komisyona sunuldu ve kabul edildi. Biz bu öneriyi reddeden, engelleyen bir tavır içinde olmadık. “Gitmek isteyen gidebilir” dedik. Heyet adaya gitti ve geldi. Şimdi heyetin ziyaret raporunu bekliyoruz. Komisyonun bu konuda en kısa sürede bilgilendirilmesini umuyoruz. Bu Komisyonun çalışmalarında pek çok zor soru ortaya çıkacaktır. Biz sadece başlangıçtayız. Evet önemli bir eşik aşıldı ama henüz yolun başındayız. Bu örgütün mensuplarının, mensuplarının, tutsaklarının başına neler geleceğini, ne zaman ortadan kalkacağını, silahlarını ne zaman tamamen bırakacağını, Suriye ile ilgili risklerin ne zaman sona ereceğini kararlaştırmak gerekecek. Bu kararlar kolay kararlar olmayacaktır. Onun için Sayın Erdoğan'a özellikle seslenmek istiyorum. Ya bu sürecin tüm sorumluluğunu üstlenin, sorumluluğunu üstlenin ya da “Yine de sorumluluğu bu Komisyona yükleyeceğim” deyin. Olursa olur, bana yazın, olmazsa iktidar ortağımı ve bu işin sorumlusu olan bürokratları suçlarım.' Bu kolaylıktır, fırsatçılıktır.

“DEM PARTİSİ İLE ÇÖZÜM ODAKLI DİYALOG KURURKEN…”

Cuma gününden bu yana tavrımızı eleştirenlere bir çift sözüm var. Mesele barışsa, mesele Kürt sorununun çözümü ise bizi başkalarıyla karıştırmayın. Tam beş yıl önce herkesten önce biz gelmiştik ve “Terör sorununun yalnızca silahlarla çözülemeyeceğini, dünyadaki 'çatışma çözümü' deneyimlerinden yararlanmak gerektiğini” söylemiştik. Bazıları 'Teröristlerin ayakkabı numarasını da biliyoruz, hepsini bitireceğiz' derken, biz 'Bu sorunun tek başına silahsızlanmayla çözülmesi mümkün değil; Meseleye geniş perspektiften yaklaşmamız lazım.” Bundan tam üç yıl önce 354 maddelik Temel Haklar Eylem Planımızla Kürt sorununun çözümü için neyin gerekli olduğunu açıkça ve cesaretle ortaya koyduk. Belki Türkiye o günün fikirlerine hazır değildi ama tavrımızı değiştirmedik.

Partimizi kurduğumuz ilk günden bu yana DEM Partisi ile çözüm odaklı bir diyalog kurmuş olsak da; 2023 ve 2024 seçim kampanyalarında hem Erdoğan hem de Bahçeli, “teröristlerle görüşüyorlar” diyerek bizi sert bir şekilde eleştirdiler ve medyalarını üzerimize saldılar. Ancak çizgimiz hiçbir zaman değişmedi. Biz her zaman tutarlı olduk. Kimse bizimle tutarlılık konusunda tartışmaya kalkmasın. Herkesin birbirine daha önce söyledikleri kayıt altına alınıyor. Gerekirse bu devasa perdeyi indireceğiz, daha önce söylediklerini teker teker ekrana yansıtacağız, sonra da yere bakmak zorunda kalacaklar. Dediğim gibi bizi diğerleriyle karıştırmayın. Bu sorunu çözme konusundaki samimiyetimizi, aylardır başarısızlık ihtimaline yatırım yapanlarla karıştırmayın. Komisyonun aldığı kararı hala benimsemekten çekinenlerle bizi karıştırmayın.

“MİLLİ DİL VE HARF DÜŞMANLARIYLA KENDİMİZİ KARŞILAŞTIRMAYIN”

Demokratikleşme adımları söz konusu olduğunda bunları, bir şeyleri gerçekleştirmeye çalışanlarla karıştırmayın. Bizi, içine düştüğü her krizde aslına dönenlerle karıştırmayın. 'Kürtler analarını görmesin' zihniyetine sahip olanlarla; Bizi, kanallarında Kürtçe duyunca yayını hemen kesenlerle karıştırmayın. Bizi milliyetçi masallarla kitleleri uyutmaya çalışanlarla ya da Kürt kelimesini duyunca şaşıranlarla karıştırmayın. Ülkenin doğusunda ne söylüyorsak batısında da aynısını söylüyoruz. Ülke çapında söylediklerimizin arkasında duruyoruz. Söyledik, yine söylüyoruz. Bu sürecin başarıya ulaşması için sorumluluk almaya hazırız. Bizi hoşgörüsüzlerle, bizi kabalarla karıştırmayın. Bizi, kendisi olmayanlara gözlerini kısarak bakanlarla karıştırmayın. Bizi ana dil düşmanlarıyla, alfabe düşmanlarıyla kıyaslamayın. Açık ve net söylüyorum, biz sadece kendimizi karşılaştırırız. Kendimize daha iyisini nasıl yapabiliriz diye soruyor ve bunun için çalışıyoruz. Bu yüzden kalplerimiz huzur içinde, aklımız rahat. Türkiye; Doğu ile Batı'nın, Türk ile Kürt'ün birliğini sağlamak için çalışıyoruz. “Bu ülkenin asırlık sorunlarını çözmek için çalışıyoruz.”

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
pusulabet pusulabet giriş pusulabet pusulabet jojobet giriş
gaziantep escort gaziantep escort